"KIRIK / FRAGMENT" MOZAİK SERGİSİ /MOSAIC EXHIBITION
BASIN BÜLTENİ
Başak Altın Mozaik
Sergisi; “Kırık”; “Fragment”
14 Nisan 2014/10 Mayıs
2014
Kore Kültür Merkezi,
Paris Cad. No: 74, Kavaklıdere-Ankara
Serginin Basın Bülteni
Doğu ile Batı, Işıkla Karanlık, Bocagi ile Mozaiğin buluşması
Ankara Kavaklıdere Şili meydanında bulunan Kore Kültür Merkezi 14 Nisan-10 Mayıs tarihleri arasında 1998’den beri Çağdaş Mozaikle uğraşan Ankara’lı sanatçı Başak Altın’ın “Kırık” adlı Mozaik Sergisi’ne ev sahipliği yapıyor.
Sergi Kore’nin yaklaşık 3 bin yıllık geleneksel sanatı, “Bocagi”leri cam mozaik kırıklarıyla yeniden yorumlarken, birlerce yıllık kadın emeğine atıfla, geçmişle ve geleceği, doğu ve batıyı, ışık ve karanlığı buluşturuyor.
Sanatçı, Antik Anadolu’lu bir sanat olan mozaiği-cam mozaiği bizdeki kırk yamalı Bohçaya benzeyen Kore’nin geleneksel sanatı “Bocagi”lerden yola çıkarak tekrar yorumluyor. Sergi de içerden aydınlatılan, ışıklı cam “Bocagi”ler ve dışardan aydınlatılan cam füzyon işler, karşılıklı sergiliyor. Sanatçı, Doğunun iç ışığıyla, Batı aydınlanmasının dışarlıklı ışık felsefesini bir bakıma karşılaştırılıp çatıştırılıyor. Sanatçının “Uçan Ejderha” adlı eserinde, Doğu’nun kutsal mitolojik canlısı, Ejderha imgesini, üstüste katlanan cam mozaik parçalarla, ışıklı kuyruğuyla, bir cam mozaik-bocagi eserine dönüşüveriyor. Ejderha mitinin kökenlerini eski Türk mitolojisine kadar hatta oradan Anadolu’ya Hacı Bektaşı Veli’nin Velayetnamesine kadar götürmek mümkün; Ejderha motifi, Türk destan, efsane, masal, menkıbe ve hikâyelerinde sık rastlanan, hayali bir varlık olarak karşımıza çıkıyor. Bocagi kelimesinin kökeninde de Bohça var. Bu ikili karşılaşmalar, göndermeler alanı serginin kavramsal düzlemini kuruyor. Bu sergi de tek tek işlerden, bir süsleme sanatının ötesinde başka bir şeyle, bir düzenlemeyle-bir mozaik enstalasyonuyla karşı karşıyayız. Mozaiği kavramsal sanatın bir malzemesine dönüştürmek oldukça yenilikçi bir eğilim belki de bir ilk girişim. Serginin ortasına tavandan yerlere kadar salınan, yaklaşık 3,5 metrelik kumaş üzerine yapılan cam mozaik, eserin ismine de atıfla serginin ortasına, tüm bu karşılaşmalar, göndermeler alanına yağan bir “Nisan Yağmuru” oluyor."
Başak Altın, "Uçan Ejderha / Flying Dragon", Akrilik üzerine mozaik / Mosaic on acrylic, 70 x 182,5 cm, 2014.
Bocagi Kırıkları
Bocagi,
Kore’ye özgü, tarihi M.Ö. 8. yüzyıla kadar giden, nesneleri saklamaktan onları
taşımaya, masa örtülerinden yorgan kılıflarına, düğünlerden dinsel törenlere
kadar neredeyse gündelik hayatın her yerinde kullanılan geleneksel bir kumaş
üretim yöntemi. Kelimenin etimolojik yakınlığını bizdeki bohçaya-kırk yamalı
bohçaya- kadar götürmek mümkün. Yama, yara, yana, yanyana getirmekle ilgili
kelime yakınlılarını kuşatıyor. İkisinde de üretirken bir dilek ve duayla
üretmek, taşıdığı, konduğu, örttüğü nesneyi koruyan bir nefesi içine üflemek var.
Kore kültüründe, kullanılan kumaştan, seçilen renklere taşıdığı nesnelerin
farklılaşmasıyla çeşitlenen ve isimler alan onlarca Bocagi türüyle
karşılaşıyoruz. Jogakbo yani yamalı Bocagi, kullanılmayan, artık kumaş
parçalarından üretilen, bu yüzden bir tür yoksulluğun imajına dönüşüveren,
hatta Klee, Mondrian gibi modern sanatçıları etkilemiş, günümüzde de birçok
çağdaş sanatçıyı etkilemeye devam eden bir Bocagi yapma biçimi. Parçaların, bir
bakıma yamaların formu, kareler, dikdörtgenler, kare-dikdörtgen oluşturan
üçgenler, tek bir rengin monolitik parçalarından oluşanlar, birbirine yakın
renklerin çeşitlemelerinden yapılanlar, ortada küçük kare ya da üçgen formdan
büyük formlara doğru genişleyenler ya da
bütünüyle çok farklı büyük ve küçük formaların renklerin doğaçlamasıyla
üretilmiş Bocagiler bu serginin gönderme alanını oluşturuyor. Füzyon parçalar
bir tür Bocagi soyutlamaları. Ateş yamaları/yaraları orada kaynaştırıyor. Doğu
sanatı hep bir ışık sanatıdır, cam mozaikler arkalarından ışıklandılıyor, güneşe
doğru asılan Bocagiler gibi. Bocaginin arkasından aldığı ışıkla çeşitlenen
dikiş çizgileriyle birbirinden ayrılmış parçalarının görselliğiyle, cam
mozaiğin derzlerle ayrılmış yüzeyleri arasında bir yakınlık inşa etmek, yani
cam Bocagiler üretmek bu serginin temel meselesi oluyor. Serginin göndermeler
evreni böylece Bocagiler, kırk yamalı bohçalardan, evrenin nesnel yasalarını
yansıtmayı arzulayan, resimleri bu yüzden basit öğelerle kurmayı düşünen,
aslında büyük gizemciler olan Klee, Kandinsky ve Mondrian’ın soyut sanat
geleneğine kadar gidiyor. Yani bu sergi bir süslemeden öte kavramsal bir ilmeği
atmaya niyet ediyor. Atölyemin bodrumunda sepetler içinde bir gün kullanılmayı
bekleyen diğer işlerden artmış cam parçaları, yoksulluğumun içinden böylece bu serginin
fikrini bana veriyor. Kadın emeğinin tarihsel hikayesine atıf yaparak, ben de
nefesimi, dileklerimi ve umutlarımı geleneksel Bocagiciler, Kırk Yamacılar gibi
bakışların kaynaştırmasını bekleyen yamalarıma/yaralarıma, bu kırık camlara
üflüyorum.
Başak Altın
Bojagi
Fragments
Bojagi is a traditional
production method of drapery, peculiar to Korea. Its history can be traced back
to the 8th century BC. It has been used in various contexts, which range from
preserving or safekeeping objects to carrying them; and, it is possible to
encounter with Bojagi in every aspects of daily life, such as in tablecloths,
quilt covers, weddings, religious ceremonies etc. In its etymology, the word
“Bojagi” has an affinity with the Turkish words such as “bundle”, “patchy
bundle”, “ragbag” or “patchwork” (i.e., literally, it means the fabric used for
packaging). The term “Bojagi” implicates such words like “patch”, “scar”, and “side”,
“adjoin”. Both in “Bojagi” and “patchwork”, the artisan produces with a wish
and/or prayer, it comprises breathing a protecting air into the objects it
carries, covers, or put in. In Korean culture, we face with several types of Bojagi,
varying in regard to difference and varieties in the fabric used as well as in
the colors preferred, and even in the objects to be carried. And, these
different types of Bojagi have their own unique names. Jogakbo, i.e. the
traditional patchwork type of Bojagi, is a craft mainly to create various
household items and are usually sourced from leftover clothes; therefore, it
can be easily transformed into an image of poverty; once it influenced modern
artists such as Klee and Mondrian, and today this influence can still be
observed in contemporary artists as well. The reference domain of this
exhibition is composed of various types of Bocagis, which are produced by
improvising or playing with totally different, big or small fragments and various
colors: the forms of the fragments, in a way the forms of the patches are
composed of squares, rectangles, or triangles which make squares-rectangles, or
the ones consisting of monolithic parts of a single color, or the ones
consisting of the variations of similar colors, or the ones expanding from the
central small square or triangle; shortly, the forms are made of different
combinations of big or small parts as well as various colors. The “fusion”
parts are kinds of Bojagi abstractions. Fire makes the welding (i.e. combines
or wraps) the patches/scars in these abstractions. The East is always an art of light; the glass
mosaics are illuminated behind just like the Bojagis hanged against the sun. The main concern of this exhibition is to
construct a familiarity between the visual aspect of the seam lines of the
Bojagi, varied with the light coming from behind and separating the parts from
each other, and the surfaces of the glass mosaic separated from each other by
seams. Thus, the reference universe of the exhibition goes from the Bojagis, from
the patchworks to the tradition of abstract art of Klee, Kandinsky, and
Mondrian, who are in fact great mystics, wanting to reflect the objective lows
of the universe, and accordingly considering composing the paintings with
simple elements. In other words, this exhibition is beyond being an ornament,
intends to knit a conceptual knot. In the basement of my atelier, the leftover
glass fragments from my other works waiting in the baskets to be re-used again
someday, give me the idea of this exhibition though my poverty in this way. With
a reference to the historical narrative of woman labor, just as the traditional
Bojagi makers and patch workers, I blow my breath into these fragments of
glass, into my patches/scars waiting to be welded, combined through the glances
of viewers.
Comments